9 Haziran 2010 Çarşamba

Bayıldımm...















''Mary & Max birbirine hiç benzemeyen, birbirinden çok uzak iki insan arasındaki mektup arkadaşlığının öyküsü. Bethany Whitmore’un seslendirdiği Mary Dinkle, Melbourne’un banliyölerinde yaşayan, 8 yaşında tombulca bir kız. Philip Seymour Hoffman tarafından seslendirilen Max Horovitz ise, Manhattan’daki dairesinde yalnız yaşayan şişman, orta yaşlı bir adam. Mary ile tanıştığımızda sene 1976. Alkolik bir annesi ve içine kapanık bir babası var; ikisi de Mary’nin yalnızlığını ve kendini değersiz hissetmesini engelleyemeyecek durumda. Mary bir gün postaneye gittiğinde bir New York telefon rehberi görür ve Amerikalılar hakkında merak ettiklerini sormak üzere karşısına çıkan ilk isme mektup yazmaya karar verir: “Amerikan bebekleri de bira fıçılarında mı doğuyorlar?”… İşte o gün, yirmi yıl sürecek bir arkadaşlık başlar. Bu harika kil animasyon, yarattığı kırılgan ve sevecen karakterlerle izleyiciyi ele geçiriyor. Mary’nin ‘kaka rengi’ doğum lekesini, Max’in korku dolu endişe krizlerini ve sigaralarını yere atan insanlara duyduğu öfkeyi hemen sevmemek elde değil. Mary & Max sevgi, dostluk, güven, alkolizm, psikiyatri, doldurulmuş hayvan postları, bebeklerin nereden geldiği, kleptomani, dini görüşler, agorafobi ve daha bir çok şey hakkında bir film. Dünyayı bir uçtan diğer uca kat ederken insan yalnızlığının coğrafyasını çıkaran, ince ince dokunmuş, görselliğiyle içimizi ısıtan bir yapıt.'' diyor if'in sitesinde tanıtırken bu filmi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder